Meral Hanım ne yapmak istiyor?
Muhtemelen 2024 yılı Mart Ayı’nda gerçekleştirilecek “Yerel Seçimler” öncesinde uzaklaştırıcı bir tavır içinde olmak istemeyiz ama; “2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimi”ndeki başarısızlığın en önemli aktörünün (aktris demek daha doğru olabilir) Meral Akşener olduğunu inkâr edilemez. Tabii ki tek neden bu değil; bu seçim öncesinde ahlak dışı birçok şey yapıldı, iftiralar atıldı, düzmece kasetler kullanıldı, hatta “amma öyle, amma böyle” denilerek bu kasetlerin montaj olduğu bile kabul edildi ama en önemli neden ve kırılma noktası Meral Hanım’ın masadan kalkıp oturması oldu…
Bu rezalet ve zafiyetin inkârı mümkün değilken başka nedenler aranmasına ve bu tutarsızlığın mazur gösterilmeye çalışılmasına AKP ve MHP’lileri bırakın, İYİ Partililer bile gülüyorlar… Öyle ya, madem Sayın Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağını biliyordun, aylarca o masada neyi konuştun, neyi tartıştın. Madem bunu biliyordun neden kendin aday olmadın veya aday olmasan bile partinden bir aday önermedin…
Diyelim ki Kılıçdaroğlu yanlış adaydı, haydi Kılıçdaroğlu’nun bu yüzden yeterli oy alamadığını kabul edelim, %17’lerde olduğunu iddia ettiğin oyların neden %8’lere düştü… Düşünsenize, İYİ Parti seçmeni Sayın Kılıçdaroğlu’nun aday gösterilmesine kızıyor ve cumhurbaşkanlığı seçiminde Sayın Erdoğan’a oy verdiği gibi, Milletvekilliği seçiminde de partisi dururken tutup AKP’ye veya MHP’ye oy veriyor, kim inanır buna, mümkün mü böyle bir şey… Adayı beğenmez, çok aykırı bulursam oy vermem, Erdoğan’a veririm ama, Milletvekilliği seçiminde yine kendi partime veririm oyu değil mi…
Meral Hanım’ın, neden parti olamadığını, neden ülkücü camiayı partisine çekemediğini düşünmek yerine Sayın Kılıçdaroğlu’na sataşmaya devam etmesi, sadece kendisine ve partisine zarar vermektedir… Meral Hanım’ın, eğer politika denilebilirse bu politikası, yaklaşan yerel seçimlerde birkaç belediye kapmak içindir. Yerel seçimlere kendi adaylarımızla gireceğiz diyor ya; bana İYİ Parti’nin kazanabileceği tek bir belediye söyleyebilir misiniz…
Ayrıca, bugün yerel seçime kendi adaylarımızla gireceğiz diyen Meral Hanım, düne kadar benim adayım Ekrem İmamoğlu idi derken, İstanbul’da, Sayın İmamoğlu’nun karşısına nasıl aday çıkarabilecektir… Meral Hanım, son cumhurbaşkanlığı seçiminde almış olduğu ve şimdilerde kesinlikle daha da marjinalleştiği görülen İYİ Parti oylarını çirkin bir tezgâha sürmektedir. AKP’ye bana 5-6 belediye ver ben de sana İstanbul ve Ankara’da güç vereyim demekte; aynı şekilde CHP’ye, bana 5-6 belediye vermezsen Ankara ve İstanbul’da senin adaylarını desteklemem, en azından karşına aday koyarım demektedir… Meral Hanım siyasetin bu olduğunu sanıyor olmalı… Yanılıyor, çünkü buna siyaset değil, at pazarlığı denir… Yanılıyor, çünkü böyle bir oyu yok, kimsenin oyu kimsenin cebinde de değil…
Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetmesinin muhtelif nedenleri vardır ama; öncelikli olanları şunlardır: Birincisi Meral Hanım’ın masadan kalkıp oturmuş vatandaşın millet ittifakına olan güvenini korkunç derecede erozyona uğratmıştır; ikincisi Sayın Erdoğan, “Kılıçdaroğlu Alevi” propagandasında başarılı(!) olmuş; üçüncüsü de yine Sayın Erdoğan, insanları CHP-PKK birlikteliğine inandırabilmiştir. Kürt seçmenin Kılıçdaroğlu’nu benimsememiş olması da önemlidir ama, bunun fazla bir etkisi olduğunu sanmıyorum…
Kılıçdaroğlu’nun artık CHP Genel Başkanlığı’nı bırakmak suretiyle CHP’ye yakıştırılmaya çalışılan Alevi Partisi imajını yıkması gerektiğini ben de savunuyorum ama; bu projeksiyon cumhurbaşkanlığı seçiminde yukarıda bahsettiğim nedenlerin gerçeklik ve ağırlığını ortadan kaldırmaz… Yenilginin öncelikli suçlusu Akşener’dir… Ülkücü seçmenin partisine itibar etmesini temin edememiş, Türkiye’de siyasi parti olabilmek için sadece vatan millet demenin yeterli olamayacağını, sosyal ve ekonomik çözümler bulunması ve önerilmesi gerektiğini idrak edememiştir. Hele de Devlet Bahçeli bu kadar yerle bir olmuşken Ülkücü Gençlik neden İYİ Parti’yi tercih etmemiş, neden güvenememiştir, Meral Hanım’ın bunu düşünmesi gerekir…
Sonuç… Meral Hanım partisinin oylarını kirli bir pazarlığa çıkarmaya kalkmaktadır ama, ülkücü gençliğin oylarının cebinde olmadığını görememektedir…
Ülkücü Gençlik, vatan millet edebiyatıyla yetinecek olsa MHP’yi neden terk etsin ki… Ülkücü Gençlik de uyandı; çözüm istiyor, üretim istiyor, haysiyetli iç ve dış politika istiyor, halkın dertlerine çare istiyor artık…
CHP’ye gelince; Meral Hanım’ın at pazarlığına asla yanaşmamalı, sadece İYİ Parti ile değil, diğer sağ marjinal partilerle de diyaloğa girmemeli; yakın yerel seçimlere, partisinin ilkelerine, dürüstlüğüne, lekesizliğine, yereldeki başarılarına ve Türk/Kürt yurtseverlerinin desteğine güvenerek girmelidir. CHP partisinin ilkelerini açıkça ortaya koymalı, mezhep partisi imajından arınmalı, bağımsızlık ve laikliğe sıkı sıkıya sarılmalı, ben yurtseverlerin önüne böyle bir sergi açıyorum; Türk’üyle, Kürt’üyle, beğenen desteklesin, beğenmeyen kapının önünde kalabalık etmesin demelidir…
Bu arada, AKP’nin İstanbul planı belli olmuş, gözünü karartmış, yargıyı kullanmaya, kullanamasa bile tehdit unsuru olarak kullanmaya karar vermiştir; CHP İstanbul için alternatif aday belirlemelidir. Ankara, İzmir, Adana ve Mersin adayları uygundur, Antalya tartışılır; CHP bu yerel seçimi kazandım diyebilmek için Bursa, Balıkesir, Manisa ve Denizli’yi de almalıdır…