Baskıdan vazgeç, dijitale geç aldatmacası…

30.05.2024
39
Okuma Süresi: 8 dakika
A+
A-

Dünkü “Patron gazeteciliğinde yeni zirve” başlıklı yazıma Gazeteci Kemal Özdilek’ten “Eksik bilgi” notuyla bir ileti geldi.

Kemal Bey iletisinde; “8 gazete 1’e düştüğünde aynı şartlara haiz 5 internet sitesi sisteme girdi. Yani Basın İlan Kurumu ve bizzat genel müdürü 2022 yılı boyunca ülkenin her noktasında gazeteciler ile toplantılar yaparak (www. bik.gov.tr sitesinde mevcut),’Basılı gazetelerinizi bırakın onun size kâğıt ve baskıdan kaynaklı zararı var, dijitale geçin” diyerek yumuşak yollu uyarıda bulundu. Ama bilinmedik bir şey vardı. Basılı gazetelerde mecburi istihdam 5 kişi iken internet sitelerine mecburi istihdamı Tokat gibi illere 6 kişi, farklı illere 8-10 ve 32 ye çıkacak şekilde düzenlediler. Üstüne üstlük bunlara ‘tıklama’ skoru getirdiler. Yani Google sizi görecek haberinizi alacak, yayınlayacak ve siz de o “tıkı” alacaksınız. Google sizi görmezse, alamazsanız, o zaman ilandan bay bay. Almak için ne türedi? SEO firmaları… Aylık olarak her internet sitesinden ortalama 40 bin TL ek ücret alıyorlar” diyor ve gazete çıkarsalar daha ekonomik olacağından söz ediyor.

Çok haklı. İşte benim de işaret etmeye çalıştığım budur!

Siyasal iktidar böyle zorlama yasa uygulamalarıyla medyayı kendi çıkarlarına göre dizayn ederek zapturapt altın almaya çalışırken, yerelde de, yerel siyaset erbabı başta olmak üzere şehir, bürokrasi, siyaset,  üniversite, meslek odaları ve iş dünyası gibi mecraların yönetiminden sorumlu olanlar da fırsattan yararlanarak, zor şartlarda yaşamlarını sürdürmeye çalışan yerel medyayı kendi beklentilerine göre şekillendirmeye, “patron gazeteciliği ile tedip ve terbiye etmeye çalışıyorlar.

Altta kalanın canı çıksın. Bu yerel medya gazetecilik mi yapacak, yoksa işi gücü bırakıp,  “ne kadar tıklandık” derdine mi düşecek?

Bir yerel gazetenin basılı gazete yayınlamasından vazgeçmesini ve bir haber sitesi kurarak SEO yani Arama Motoru Optimizasyonu yapması, belli kıstasları uygulayarak kendi sitesinin arama sonuçlarının optimize etmesi ve kendi sayfasının 6.500 haber sitesinin arasından sıyrılarak internet üzerinde görünür hale getirilmesinin istenmesi Basın İlan Kurumu’nun görevi midir? Diyelim Filistin’de yaşananları konu eden bir haber yaptınız yırtınsanız da Google’ de öne çıkmanız mümkün mü?

Basın ilan Kurumu ilanlı günlük yerel gazeteleri direkt kapatmak yerine, böyle dolambaçlı yollara giriyor olmasına şaşırıyor muyum, Hayır! Gazeteciler gazetecilik mi yapacaklar yoksa dijital dünyada ayakta kalmaya mı çalışacaklar?

Siyasal iktidarın güdümündeki Basın İlan Kurumu ülkenin her noktasında yaptığı toplantılarda aslında bu şartlarda bir web haberciliği yapılmasını önermekle yerel medyanın defterini dürmüştür. Çünkü bu uygulama özellikle yerel gazeteciliğin krize girmesi ve bir haber sitesi enflasyonu olarak geri dönmüştür. Düşük maliyetlerle ve çoğunlukla asgari teknik bilgiyle oluşturulan haber içerikli web sitelerinin sayısında ciddi artış meydana gelmiş, haber sitelerinin oluşturulma motivasyonları da zamanla farklılaşmıştır.  Siyasi partilerin il örgütlerine bağlı politik yayınlardan kripto para alanındaki müteşebbislerin bu alanda içerik ürettikleri yayınlara kadar birçok farklı yayın, haber sitesi havuzunun parçaları hâline gelmiştir.

Böylelikle kendi derdine düşen, kendi sorunlarıyla uğraşmaktan yerelin ve ülkenin sorunlarına uğraşmaya zaman ayıramayan, ekonomik sorunlarla boğuşmak zorunda kalan, olmadı mı kapısına kilit vuran bir yerel medya yaratılmıştır.

Türkiye’deki (2021 verisi) 6.500 haber sitesi arasından sıyrılmak kolay mı? Peki, bu kadar haber sitesini kim okuyor? Daha da önemlisi, bu haber sitelerini birbirlerinden ayırt etmek, adlarını hatırlamak bile zorlaşmışken, içeriklerin bunca benzeştiği bu dönemde bir haber sitesini diğerinden farklı kılan şey ne?

Düşünün! 200 bin nüfuslu bir şehirde gazetecilik yapıyor, bir yazılı gazete çıkarıyorsunuz. İçerik hazırlıyorsunuz, fotoğrafları seçiyorsunuz, içeriğe makaleler alıyorsunuz. Kaliteli, içeriği zengin, baskı kalitesi yüksek bir yayın olsun, şehirdeki okur sayım ve baskı sayım (tirajım) artsın diye çaba gösteriyorsunuz. Bunu gerçekleştirmek sizin elinizde…

Ama bir anda her şey değişiyor. Birileri çıkıyor. Sizin ürettiğiniz ve basıp dağıttığınız bir yayını gazetecilikten habersiz, klasik bir okurun bir gazeteden beklentisinin ne olduğunu bilmeyen, dijital dünyada cirit atan SEO’ların insafına bırakıyor. Hadi 6 kişi çalıştır, asgari ücretten maaş öde, bunun için 6.500 sitenin arasından sıyrıl ve bu gazeteye “tıklanma” al diyor.

Bu tam bir tiyatro! Bugün yaygın (ulusal) medya bile haber ajanslarından aldıkları bütün şehirlere ait haberleri de sitelerinde veriyorlar. Kendi yağı ile kavrulmaya çalışan yerel gazeteler holdingleşen bu haber siteleriyle rekabet edebilir mi?

Her gün çok sayıda gazeteyi internetten takip ediyorum. Bugüne kadar Tokat yerel medyasından bir gazeteyi “tıklamamı” gerektiren bir SEO uygulamasına denk gelmedim.

Ayrıca madem web haberciliği o kadar revaçta, ulusal medyadaki gazeteler niçin yayınlarını durdurmuyor, gazete basmaktan vazgeçmiyor?

Konu uzun fazla ayrıntıya girmeyeyim.

Dünkü “Patron gazeteciliğinde yeni bir zirve” başlıklı yazımla ilgili bir not düşeyim.

Anlatmak istediğim gazete patronlarının yani imtiyaz sahiplerinin bundan memnun olduğu değildir. Bu durumdan gazete imtiyaz sahiplerinin de memnun olmadığına kuşku yok.

Benim vurgulamaya çalıştığım, mevcut gazetelerin bugünkü durumu öngörememeleri, basın ilan kurumunun gerçekçi olmayan, dünyadan kopuk sözde uygulamalarına endişe ve şüphe ile yaklaşmamaları ve bir A planları olmamasıdır.

Vurgulamaya çalıştığım önemli nokta ise, şehir seçkinlerinin; yerel siyasetçilerin, yerel yönetimlerin, meslek odalarının, iş dünyasının bu negatif duruma sessiz kalmaları, yerel medyayı ayağa kaldıracak sürdürülebilir projeler üretmek yerine,  bu durumu kullanmaları ve hatta gazeteleri kendi çıkarları uğruna “patron gazeteciliğine” zorlamalarıdır.

Ki Tokat bir yerel gazeteye kalınca işleri daha da kolaylaştı.

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.