Yücel Bulut’un Meclis konuşmasından…

29.07.2024
270
Okuma Süresi: 7 dakika
A+
A-

Milletvekili Sayın Yücel Bulut 21. Dönem Tokat Milletvekili Lütfi Ceylan’ın kardeşi Mustafa Ceylan’ın ölümüyle ve kızının ağır yaralanmasıyla sonuçlanan silahlı saldırı ile şehit yakını Mustafa Daşdangil ve İl Genel Meclisi Üyesi Semih Gerez’in yaralanmasıyla sonuçlanan saldırıyı Meclis gündemine taşıdı.

Öncelikle vefat edenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılara acil şifa diliyorum. Hangi düşünsel alana, inanca, mezhebe sahip olursa olsun cana kıyım, insana zulüm kabul edilemez. Bu saldırı vahimdir. Şiddet acizliktir. Şiddetle kınıyorum.

Yaşanan bu olaylar hem üzücü, hem de toplumdaki ayrıştırmanın, kutuplaşmanın ve cehaletin ne denli derinleştiğini göstermesi bakımından çok ürkütücüdür.

Sayın Yücel Bulut Meclis’te bu elim olayla ilgili yaptığı konuşmada olayın, yapılan muhtarlık seçimlerinin bir uzantısı, bir yansıması ve o günlerden gelen bir tartışmanın alevlenmesi üzerine gerçekleştiğini belirterek, Meclis’te şu önemli ve altı çizilmesi gereken konuşmayı yapmıştır.

“Bizim bir doğrunun yanına 5 tane yalan katmak suretiyle toplumda ne gibi bir karşılığı olacağını hesaba katmaksızın nihai hedefi sadece toplumda bir kaos yaratmak olan bir siyasi geleneğe mensup olmadığımız için, bugün bu saldırganların hangi siyasi aidiyetle ve siyasi motivasyonla bu saldırıyı gerçekleştirdiklerini burada zikretmekten imtina ediyorum. 9 bin yıllık bir kardeşlik ve hoşgörü şehri olan Tokat’ın kardeşlik ve hoşgörü geleneğine gölge düşürmek ve bunu sabote etmek niyetiyle gerçekleşmiş bu provokasyonlardan tek bir tanesinin dahi Türkiye’nin en kritik günlerinde mantar tabancasının dahi patlamadığı, Alevi Sünni kardeşliğinin sarsılmadığı, bütün siyasi renklerin ve desenlerin müşterek bir iradeyle temsil edildiği bu kentin geleneğini bozamayacağı inancıyla arkadaşlarımızın tamamı ve Milliyetçi Hareket Partisi teşkilatları hem Lütfi Ceylan Bey’in kardeşi Mustafa Ceylan Bey’in rahmeti rahmana kavuşması sonrası hem Zile’de İl Genel Meclisi Üyemizin bu saldırılar karşısında hukuktan hiç ayrılmadan, soğukkanlılıkla adalet teşkilatımıza güvenerek bu mücadeleyi verdiklerine burada bir kere daha sizlere ilan etmek istiyorum. Bugün de buradan bütün hemşerilerimize sesleniyorum. Bu münferit saldırılar Anadolu’nun hiçbir noktasındaki kardeşlik hukukunu, hoşgörü geleneğini bozmaya imkân vermeyecek. Buna hiçbirimiz imkân vermeyeceğiz. Sükûnet ve suhulet içerisinde adalet arayışımıza devam edeceğiz ve kardeşlik duygularımızı yaşatacağız. 09 Şubat 1969 ‘dan (MHP’nin kurulduğu tarihtir) beri hukuktan haktan ve adaletten ayrılmadığımız gibi bu ağır provokasyonlar karşısında da hukuka bağlı çizgimizi sürdürmeye kararlıkla devam edeceğiz.”

***

Konuşmanın içeriğinde siyaseten yapılan birkaç saptamanın dışında bu sözlere katılmamak mümkün mü?

Sayın Yücel Bulut tam bir belagat ustası; çok iyi konuşuyor, sözle inandırma yeteneği yüksek, hazır cevap bir siyasetçi. Bunu da biliyoruz. Bu yönüyle takdiri hak ediyor.

Peki, bu sözlerinde ne kadar samimi, ne kadar içten? Kurumsal yanını dikkate alarak Sinan Ateş cinayetinden, 154 kişilik liste konusundan söz etmeyeceğim. Bunlar genel, parti disiplini var diyelim ve yerele inelim.

Şehrimizde de yaşanan kimi tatsız ve üzücü gelişmelerden yola çıkarak öğrenmek isterim. Gerçekten de Sayın Bulut Tokat gibi bir şehirde kardeşlik hukukunun, hoşgörü geleneğinin bozulmasına izin vermeyecek mi? Hukuktan adaletten ayrılmayacak mı? Ayrılmak isteyenlere “durun” diyebilecek mi? Daha önce yapılan “Tokat Siyaset-İş Dünyası-Medya Buluşması” nda söylediği gibi farklı düşünsel alana, inanca, mezhebe, siyasi gelene sahip insanların da bulunduğu bir “meşveret” ortamını sağlayabilecek, insanları ayrıştırmadan, “şu partili”, “bu partili” demeden, her görüşten Tokatlıyı dinleyebilecek mi?

Gerek seçim sürecinde, gerekse seçimden sonra kardeşlik hukukunu ve hoşgörü geleneğini bozan,  toplumu ayrıştıran, politize eden,  “ aba altından sopa gösterme”, “tehdit etme” girişimlerine son verilecek mi? Bu tatsız girişimlerin yaşanan bu üzücü olayda olduğu gibi toplumda tatsız olaylara neden olabileceği,  sokağa yansıyabileceği hesaba katılacak mı?

Bir tür yanlış değerlendirme, katlanamama sonucu verilen gözdağının, edilen tatsız sözlerin yıktığı gönül köprüleri “içten bir özürle” yeniden inşa edilecek mi?

***

Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Yekta Güngör Özden “Siyaset, kandırma düzeni değil, gerçeklerin paylaşılma, sorunların çözülme, beklentilerin yerine getirilme alanı ve koşusudur” diyor ve ekliyor “Çağdaş siyaset, seçmenler başta olmak üzere tüm yurttaşlara güven duyurulacak gerçekçi anlatımları, sunumları öne alır.”

Gerçekten de öyle, genel anlamda söylüyorum. Özü ve hali anlatmayan hamasi sözler, çirkin tutum ve davranış aykırılıkları hoşgörüsüzlüğün, tahammülsüzlüğün ve karanlığının kaynağıdır.

Bu nedenle de en büyük sorumluluk siyasetçilerimize düşüyor. İnsanlıkla, uygarlıkla, kişilikle, yurttaşlıkla bağdaşmayan kalkışmalar yararlı sonuçlar doğurmuyor ve çok üzücüdür ki böylesi elim olayların yaşanmasına neden oluyor.

Son söz: Kişi özeni kendisi için değil, karşısındaki için de istemelidir.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.