Bizdeki sivil toplum ve meslek örgütleri Amasya’dan örnek alsın!

05.09.2024
136
Okuma Süresi: 7 dakika
A+
A-

Haberiniz oldu mu bilmiyorum.

Amasya’da içkili hizmet verdiği için valilik tarafından kira sözleşmesi yenilenmeyen Ali Kaya Restoran valinin dayatmasını kabullenmeyip, yürütmeyi durdurma davası açtı.

Restoranın işletmecisi Davut Keleş’in avukatları aracılığıyla Samsun İdare Mahkemesine yürütmeyi durdurma davası açması ve sivil toplumun da arkasında durması övgüye değerdir.

Bizlerin yaşadığı bu şehirler dağ başı mı da her gelen vali kendi meşrebine göre karar alıyor ve topluma dayatıyor?

Birkaç yıl görev yapmak için atanan valilerin toplumun ve şehrin dinamiklerini dikkate almadan yaptıkları dayatmalara sivil toplumun savunuculuk rollerini unutmadan itiraz etmelerine pek alışık olmadığımdan, Amasya’daki bu haklı karşı duruşa hem şaşırdım hem de pek sevindim.

Zira Tokat’ta da bir zamanlar İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yapan, usulsüz işlemleri nedeniyle görevinden alınan bir müdür de “Tokat’ta turizm gelişirse toplumun ahlakı bozulur” demişti de benden başka itiraz eden, bu yanlışlığa değinen birileri olmamıştı.

Sadece bu olsa iyi… Dönemin Niksar Belediye Başkanı Sayın Duran Yadigâr bin bir zorlukla Niksar’a Karadeniz Bölgesi’nin ilk ve tek uluslararası Niksar Kamp Karavan Tesisini yapmış, Uluslararası F.I.C.C ‘ nin (Uluslararası Kamp Karavan Federasyonu) güzergâhına aldırmış, 150 karavancının katılım sağladığı Anadolu 1.Kamp Karavan Rally etkinliğini gerçekleştirmişti.

Sonra ne oldu biliyor musunuz? Sayın Özdilek Özcan belediye başkanı seçilince önce belediyedeki kültür ve sosyal işler Müdürünü değiştirmiş, bu göreve bir cami imamını getirmiş, sonra Niksar Kampingin takı değiştirilerek “Belediye Sosyal Tesisleri” yazılmış ve sıkı durun, girişe “Burada içki içmek yasaktır” yazıları asılmıştı. Konu tarafımdan valiliğe taşınınca “oradaki görevlinin işgüzarlığı” diye geçiştirmişlerdi.

Siz okurlara bir de yaşadığım olayı anlatayım.

Anımsayanlar olacaktır. Bir zamanlar TV de (Kanal d)“Müzik ve Yol” adlı, Anadolu’nun müzikal kültürünü yerinde inceleyen ve yerel sanatçılarla müzik yapan Paul Dwyer (İskoç) isimli bir sanatçı vardı.

Tokat’ta çekim yapmak için gelmişler ve o zaman Tokathaber Gazetesi’nin İmtiyaz sahibi olan Zeki Özdilek ile bunları gezdirmiş, çekim yapmalarına yardımcı olmuştuk. Akşam da onları Tokat Kebabı yemeye davet ettik. Bunun üzerine Paul Dwyer “Peki raki var mı raki” dedi. Düşündük Paul Dwyer ve ekibine içki eşliğinde Tokat Kebabı yiyecekleri nezih bir yer bulamadık. Tokat Gazetesi’nin üstü terastı Onlara dönüp “rakı içip kebap yiyeceğiniz bir yer ne yazık ki yok. Buraya getirsek, kebabı bu terasta yermişiniz?” diye sorduk. ”Sorun yok elbette olur” yanıtını alınca kebabı söyledik ve rakı eşliğinde sabahın 4 üne kadar hem yediler, hem içtiler hem de müzik yaptılar.

Tokat’tan çok mutlu ayrıldılar. Giderken söylediklerini hala unutamam. “Böylesine mükemmel bir lezzetin alkol eşliğinde alınabileceği halka açık bir mekânınızın olmaması büyük bir kayıp

Evet, ne yazık ki böyle… Tokatlıların büyük çoğunluğu da bu yüzden Amasya’ya gidiyor. Bunu bilmeyen yok. Amasya’daki bu işletmelerin kapatılmasının Tokat’a bir yararı olacağını düşünenler varsa onlar da yanılıyorlar. Çünkü bu tür uygulamalara yol açan zihniyet ve tutum bir şehir ve toplum için biyolojik silah gibidir. Havaya karıştı mı herkesi ve her şehri etkilemeye başlar.

Valilerin yerel yönetim anlayışının artık çok aktörlü, çok katmanlı, çok aşamalı, katılımcı bir yönetişim modeli gerektirdiğini anlamaları, içselleştirmeleri gerekiyor. Valiler görev yaptıkları şehrin kaderini kendi düşünsel alanları ve inançları üzerinden değil, stratejik planlamanın aktörleri kabul edilen kent paydaşlarıyla tartışarak oluşturmaları gerekiyor.

Gerek valilerin gerekse yerel yöneticilerin şu hususu içselleştirmeleri gerekiyor. Dini inançlar, milli duygular, davranış ve eylemler mozaiği olarak bir topluluğun birliğini sağlamakla beraber, çeşitliliğe, çok kültürlülüğe, farklı medeniyetlere, farklı inançlara ve mezheplere yer verilmesine dayanan turizmin parkuruna böyle sorumsuz, izinsiz ve hoşgörüsüz girmez.

Üstelik Tokat bu bağlamda Amasya ile kıyaslama kabul etmez. Tokat bu konuda kimliği olan ender bir şehirdir. Sürekli Tokat’ın bağlarından, asma yaprağından, Narince üzümünden söz ederiz de, Avrupa’dan ödüllü şaraplarımızdan, hiçbir coğrafyaya nasip olmamış Mahlep Şarabından (vermutundan) söz edemiyoruz. Bunlar Tokat gastronomi turizmi için altın değerindedir.

Gastronomi turizmi öyle bir arazide film platosu gibi yapmacık bir plato düzenleyip, Sayın Emine Erdoğan’ı, Kültür Turizm Bakanını, Milli Eğitim Bakanını, Tarım Bakanı, milletvekillerini, belediye başkanları çağırıp, kamunun parasını harcayarak,  bir günlük gösteri yapmakla geliştirilemez. Ne oldu o film platosuna bileniniz var mı?

Velhasıl Tokat turizminin gelişmesini isteyen ve bekleyenler önce bu yasakçı zihniyete itiraz etmelidirler.

Bunun için de bizim anlı şanlı meslek örgütlerimiz var ya; Tokat Ticaret ve Sanayi Odası, TESOB, onlar başta olmak üzere sivil toplum Amasya’dan örnek almalı, bu konudaki itirazlarını kapı arkalarında konuşmayı bırakıp, gündeme taşımalıdırlar.

Bu şehirde DİREN gibi kendisini uluslararası arenaya taşımış bir yerel firma ve Avrupa’dan ödüllü ürünleri var ama bu şehirde turizme hizmet edecek üst düzey bir WİNE HOUSE yoksa bu ayıp da bize yeter.

 

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.